Rüyadır diye çatısından
Bazen atladığım bazen düştüğüm
Kuş tüyü gibi göklerden yerlere süzüldüğüm
Ama hiç ölmediğim,
Geceleri hep altıma işediğim bu sıvasız ev
Çizmelerinin çamurunu sıyırmadan
Eşikten içeri girmeyen adam
Adamın sırtında içi her zaman dolu bir küfe
Açık alnının iki yanından sicim gibi akan ter
Dilinde homur homur duvarlara çarpan bir küfür
Adamın ayaklarının dibinden geçer iki küçük fındık faresi
Yamru yumru kuş, uyuz, tüysüz bir kedinin ağzında ölür
Rüyadır diye peşinden koştuğum
Bazen kemikli sırtına dokunduğum
Bazen kolunun altına sokulduğum
Ama hiç sarılamadığım bu adam
Bakar hastane aynasından yarı baygın
Bir deri bir kemik
Sırtında kurumuş yaralar ve morluklar
...
Bir uyandım uykudan
Kamelyaya serilmiş halılar örtüler,
Güle oynaya otursun komşular
Gelsin gitsin tabaklar, bardaklar dolsun
Dilimde homur homur içime akan bir küfür
Kuşluk vakti
Kucağımda bana benzeyen bir adam ölür
Helali hoş olsun
Helali hoş olsun