Gittikçe köşeye sıkışıyor insancık
Herkesin elinde iki ihtimalli zar
Herkesin omzunda bir başkasının verdiği hüküm
Kötüye kötülüğün kötü olduğunu anlatacak bir dile ihtiyaç var
Yoksa herkesin çantasında, mutlak bir intihar ipidir ölüm
Gittikçe köşeye sıkışıyor insancık
Herkesin elinde iki ihtimalli zar
Herkesin omzunda bir başkasının verdiği hüküm
Kötüye kötülüğün kötü olduğunu anlatacak bir dile ihtiyaç var
Yoksa herkesin çantasında, mutlak bir intihar ipidir ölüm
Oysa ne çok ihtiyacımız var
Denizin durgunluğuna
Çünkü fırtınalar
Çöpler, kırık dallar
Ve unutulmuş cesetler bırakır kıyılarımıza
Her şeye rağmen umudum dipdiri
Lakin ömrüm kısa
Burada yağmur yağıyor
Üstüne üstlük hava buz gibi soğuk
Bir kedi büzüşmüş merdiven dibinde
Ben iki sokağın kesiştiği yerdeyim
Saçağın altında da ürkek bir kuş
Aralıksız yağmur yağıyor
Yapraklarımsa çoktan kurumuş
Bir gün o hikayenin
Giriş cümlesini yeniden yazdık seninle
"Vakit geçiyor hadi yaşayalım"
Uyanmıştık apansız
Yalancı çiçekler açmış baharın orta yerinde
Kulaklarımızda tiz bir İsrafil borusu
Bu şehrin izbe bir sokağından
Yayıldı evrene
O inatçı menekşenin keskin kokusu
Herkes tedirgin herkes panik bizim gibi
Bizim gibi
Herkesin avuçlarında kocaman bir yanılgı
Kazısak ta
Kaldı içimizde geçmişin sökülemeyen tortusu
Kocaman bir yumru şimdi gırtlağımızda
O hikayenin
Bitiş cümlesinin yazılacağı korkusu
İçinde sonsuz bir suya karışma özlemiyle
Denize bakıyor kadın
Beton ayaklı çelik halatlı bir köprünün üstünden
Kocaman şehirde karınca gibi insancıklar
Utanmıyorlar öteki yüzlerinin aleniliğinden
Balıklarda oltaya takılma müsaitliği
Kadının elinde çakmak
Kadının içinde balık olma özlemi
Öyle böyle değil
Bu çağda bu acıya yalnızca çocuklar ve kediler müdahil
Tutuşturuyor kadın çakmağı
Ufukta yay gibi yükseliyor
Dokuz renk dokuzu kardeş bir ebemkuşağı
Bu saatten sonra şehre
Ya bu balıklar ya da kadın fazlalık
Su yanar mı hiç yanıyor işte
Şimdi kadın suyun içinde küçük kara bir balık
Eylül 2022 Meriç
Önce denize dokundu çocuk
Maviye dönsün diye kentin karanlığı
Sonra öptü Konstantinopolis'in
Kırılmış tüm taşlarını ayrı ayrı
Önünde minare, sağında kilise
Solunda havra
Duası kanatlarında
Bir Zümrüdüanka'nın
Elbette ulaşacaktır Tanrıya
Yorganımın ayaklarıma denk düşmediği zaman Açlığın uykuya döndüğü Utancın hin gülüşlerin mengenesinde öldüğü zaman Kitaplığın önündeki solgu...