3 Nisan 2019 Çarşamba

Seninle Biz ve Bu Şehir


Seninle biz bu şehri
Uçsuz bucaksız bir gülistana çevirebilirdik
Vapurlarında Zeki Müren plakları çalabilir
Önümüze çıkan herkesin çantasına
Günaydın notuna sarılı çikolatalar bırakabilirdik
Devrimin aydınlığına çıkan sokaklarında bir küçük ayakizi
Yahut yorgun bir yoldaşımızın tok sesli merhabası olabilirdik

Seninle biz bu şehri
Kıran kırana bir kavganın ardından
Sarmaş dolaş bir dost meclisine çevirebilirdik
Belediye otobüslerinin pencerelerine ışıldaklar
Koltuklarına rengarenk yastıklar koyabilir
Yürüyen merdivenlerine gülümseyen çiçekler dikebilirdik

Seninle biz bu şehirde
Umudunu yitirmişleri tıklım tıklım bir sevgiyle doyurabilir
Sokakların karanlık koyusu kederini
Apansız bir kucaklaşma samimiyeti ile değiştirebilirdik

Seninle biz bu şehirde
Hiç olmazsa elele martılara sataşabilir
Belki bir sabah simidini sıcak çayını bölüşebilirdik
Ayaklarımıza dolanan  sokak kedisinin kirli tüylerini okşayabilir
Kim bilir yedi tepenin en azından birinden haykırabilirdik
İnsanlığa sustuklarımızı

Ve kimbilir daha neler neler

Kedi şehir ben ve gülistandaki yerin
Hazırdı az önce demlediğim çay dahil her şey
Lakin sen bu şehre hiç gelmedin




Fotoğraf: Henri Cartier-Bresson

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

O Zaman

Yorganımın ayaklarıma denk düşmediği zaman Açlığın uykuya döndüğü Utancın hin gülüşlerin mengenesinde öldüğü zaman Kitaplığın önündeki solgu...