Seninle biz bu şehri
Uçsuz bucaksız bir gülistana çevirebilirdik
Vapurlarında Zeki Müren plakları çalabilir
Önümüze çıkan herkesin çantasına
Günaydın notuna sarılı çikolatalar bırakabilirdik
Devrimin aydınlığına çıkan sokaklarında bir küçük ayakizi
Yahut yorgun bir yoldaşımızın tok sesli merhabası olabilirdik
Seninle biz bu şehri
Kıran kırana bir kavganın ardından
Sarmaş dolaş bir dost meclisine çevirebilirdik
Belediye otobüslerinin pencerelerine ışıldaklar
Koltuklarına rengarenk yastıklar koyabilir
Yürüyen merdivenlerine gülümseyen çiçekler dikebilirdik
Seninle biz bu şehirde
Umudunu yitirmişleri tıklım tıklım bir sevgiyle doyurabilir
Sokakların karanlık koyusu kederini
Apansız bir kucaklaşma samimiyeti ile değiştirebilirdik
Seninle biz bu şehirde
Hiç olmazsa elele martılara sataşabilir
Belki bir sabah simidini sıcak çayını bölüşebilirdik
Ayaklarımıza dolanan sokak kedisinin kirli tüylerini okşayabilir
Kim bilir yedi tepenin en azından birinden haykırabilirdik
İnsanlığa sustuklarımızı
Ve kimbilir daha neler neler
Kedi şehir ben ve gülistandaki yerin
Hazırdı az önce demlediğim çay dahil her şey
Lakin sen bu şehre hiç gelmedin
Fotoğraf: Henri Cartier-Bresson
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder