Eskimiş beş katlı apartmanın merdivenlerinde gördüm seni
Aşağıda oymalı kapının suratıma çarpan gürültüsü
Trabzanın köşeyi dönen demiri kırık
Zilleri çalıp kaçmış gibi içimde çocuklar
Belki daha çok severdim seni yüzüme baksaydın azıcık
Yolu yeni ziftlenmiş,
kaldırımı taştan sokağın, köşesini dönerken gülümsedim sana
İçimde istiflediğim kelimeler gibi
Ha devrildi devrilecek telefon direği
Ardım sıra bağırıp gelen şu hurdacı
Sanki arabasına biri yüreğimi bırakmış gibi
Kemerli köprünün ayaklarında sarılıp öptüm seni
Hiç umrunda değildik kedilerin
Yüzünde tanıdık biri görecekmiş telaşı, üstünde pazen çiçekli elbise
Gelip geçiyor elleriyle ağzını kapatmış insanlık
Sanki taşa tutacak,
Biri –ayıp ulan aile var – dese
Eski Rum apartmanının cilası kalkmış trabzanlarını okşarken
İnce tozunu alırken ayağının değdiği kaldırım taşlarının
Ve kemerli köprüden geçenlerin yüzlerini sana benzetip, sayarken tek tek
“Zamanım” diye sevdim seni hep
Şimdi ellerimde ilk bilinçli kötülüğümün
Altmış gün oruç tutsam bağışlanamaz günahı
Seni senden habersiz sevmenin utangaç aymazlığı var
Sokağa çıkmaya cesaretim yok
Çıksam vururlar, onlar vurmazsa ben beni vururum biliyorum
Oysa benim ölümden ziyade Zaman’a ihtiyacım var…
Ergin Bozkurt 15122021
Resim: Lesley Oldaker, New Beginnings
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder