6 Temmuz 2025 Pazar

Helali Hoş Olsun

Çatısından bazen atladığım bazen düştüğüm

Kuş tüyü gibi gökten yere süzüldüğüm

Ama hiç ölmediğim, 

Geceleri hep altıma işediğim bu sıvasız ev


Çizmelerinin çamurunu sıyırmadan

Eşikten içeri girmeyen adam

Adamın sırtında içi her zaman dolu bir küfe 

Açık alnının iki yanından sicim gibi akan ter

Adamın ayaklarının dibinden iki küçük fındık faresi geçer

Dilinde homur homur duvarlara çarpan bir küfür

Yamru yumru kuş, uyuz, tüysüz bir kedinin ağzında ölür


Bakışlarından hep korktuğum

Bazen kemikli sırtına dokunduğum

Bazen kolunun altına sokulduğum

Ama hiç sarılamadığım elinde hortum tutan bu adam

Şimdi yarı baygın 

Hastane aynasından bakıyor gözlerimin içine

Sırtında kurumuş yaralar ve morluklar

... 

Çatısından süzüldüm yine bir tüy gibi

Evin onu kalabalık mahşer

Kamelyaya serilmiş halılar örtüler, 

Güle oynaya oturur komşular

Gelsin gitsin tabaklar, bardaklar dolsun

Dilimde homur homur içime akan bir küfür

Kuşluk vakti 

Kucağımda bana benzeyen bir adam ölür

Helali hoş olsun

Helali hoş olsun








3 Temmuz 2025 Perşembe

Gördüm

Sana yanlış zamanda bakan gözlerimin 

Ahı altında geçti ömrüm

Gel de kes şimdi

Zamansız konuşan kalbimin dilini

Bir karıncayı incitmeyişini gördüm

Bir çiçeğe evladın

Evladına narin bir gelincik gibi dokunuşunu

Adımlarının nilüfer çiçeği süzülüşünü gördüm 

Haklıyken kaybettiğin amansız savaşlarının ardından

Bir bardak çay ile avunuşunu gördüm

Herkes her şeyin için debdebe ederken 

Dikensiz gülüşlerini gördüm

Yanlış zamanda edilmiş 

Bir yeminin ağırlığı gibi taşıdım seni

İçimde kanat çırpan kelebeklerin 

Sırf bu yüzden ölüşünü gördüm

18 Haziran 2025 Çarşamba

Güne Bakan

Güneşe dönmüşsün yüzünü

Kuşlar saçaklarda oynaşıyor

Balıklar kıyıya daha bir yakın

Ayaklarını öpüp kaçıyor dalgalar

Küçücük ellerin rüzgarı yakalıyor

Bahar saçlarında ziller cümbüşler çalıyor

Kim bilir ne hayaller kuruyorsun

Çiçek kızım bal kızım

Güneşe dönmüşsün yüzünü

Yine beni kendine aşık ediyorsun


17 Haziran 2025 Salı

Gezi

Ne güzel yürümüştük

Tarlabaşı'ndan Taksim'e

Şişhane'den Taksim'e

Kazancı Yokuşu'ndan Taksim'e

Yürümüştük çoğala çoğala

Bağıra bağıra

Dilimizde marşlar, ellerimizde taşlar

Yobazın faşist'in üstüne üstüne

Yürümüştük el ele

Omuz verip yoldaşa, kardeşe

Ağaca, kuşa, kediye

Gümüşsuyu'ndan Taksim'e

Tünel'den Taksim'e

Osmanbey'den Taksim'e

Yürüdük kapsüllere basa basa

Limon ve kan kokuları arasında

Keşke bırakmasaydık

Durmasaydık dönmeseydik geriye

Herkesin kalbinde bir yaradır bu

Kanı durmaz ve derin

Lamı cimi yok altında kaldık

Sekiz başlı yobazın yıktığı canım Cumhuriyet'in

26 Şubat 2025 Çarşamba

Kediler

Kediler kanatları olmasa da 

Uçacağına inanır

Atlar bir kuşun peşinden, damdan aşağı

Kaldı sekiz

Çocuklar bir buluta bir de kediye inanır

Öyle bir sarılır ki gözleri cevher cevher

Etti mi on iki

Helali Hoş Olsun

Çatısından bazen atladığım bazen düştüğüm Kuş tüyü gibi gökten yere süzüldüğüm Ama hiç ölmediğim,  Geceleri hep altıma işediğim bu sıvasız e...