Boğazımda düğümleniyor suskunluğun,
Boğazında düğümleniyor acım.
Ellerimden kayıp gidiyor menekşe,
Ellerinden kayıp gidiyor geçmiş,
Kendi viran limanına sığınıyor kadın,
Kendi harabe mahpusuna düşüyor adam,
Korkuyor çocuk gözleriyle iri iri
Eriyor umut bir kemik bir deri
Yıkılıyor duvar kendi temelinin üzerine
Filizleniyor bir fidan
Yıkıntıların içinden ümitle…
26 Temmuz 2018 Perşembe
18 Mayıs 2018 Cuma
Uykudaki Direniş
daracık bir sokakta
gecenin bir yarısından biraz daha sonra
üstümde direniş elbiseleri
taşı tutuyorum avuçlarımda
polis bana kaç yazar
şeytan geçmiş benim üstümden
uzaktan şarap kokusu gelir burnuma
devirsem bir şişe daha ne çıkar
devirmesem uyanacağım işte
daracık bir sokakta
son vapurun sireninden çok önce
yoksulum kirliyim maviyim
ve ölümü eritiyorum dudaklarımda
21052007
üstümde direniş elbiseleri
taşı tutuyorum avuçlarımda
polis bana kaç yazar
şeytan geçmiş benim üstümden
uzaktan şarap kokusu gelir burnuma
devirsem bir şişe daha ne çıkar
devirmesem uyanacağım işte
daracık bir sokakta
son vapurun sireninden çok önce
yoksulum kirliyim maviyim
ve ölümü eritiyorum dudaklarımda
21052007
Ak Sakallı Dedeyi Vurdular
Elleri kesilmiş insanlığın
Kan yağmakta usulca korkak yüreklere
Yorgunluğun terleri silinmiş
Bu ağızlardaki baharın türküsü
Güneş ha çıktı ha çıkacak ufuktan
Umutlar sinmekte gözbebeklerine
Rüyalara girmeye başladı aksakallı dede
Aydınlık gelecekler kapıda
Aşk kan kokusundan yakın
Tam ayak ucumuzda işte
Nedendir bilinmez
Karardı dört yan
Aşklarsa kana bulandı
Güneşi de daha doğmadan kaçırdılar
Koşun ey halkım koşun
Etimizden yaptıkları silahlarıyla
Ak sakallı dedeyi de vurdular
Sevmek İster Sabır
kuşlar uçurdum hayata dair senin taraflarına...
topraksa, yollar aşılmaz kolay kolay
sabır ister sevmek, ve sevmek ister sabır...
kuşlar uçurdum düşlere dair senin taraflarına...
kapalıysa kapılar eğer tümüyle aşka,
ne yolu biter bu kurak toprağın
ne yolu başlar içini kemirip duran bu deli sevdanın...
sabır ister sevmek...
ve sevmek ister sabır....
kuşlar uçurdum bana dair senin taraflarına...
duydun mu seslerini...
08112005
ergin bozkurt
Deli Devinimlerim
karşılığı yok bu kaybedişlerin
ışıklar söndüyse sokağın başında
ve demir aldıysa son vapur limandan
yoktur dönüşü gidenin
bakma ve iç çekme ardından
bittiyse bitmiş
yıkıldıysa kaleler yıkılmıştır
karşılığı yok bu tükenişlerin
düşlerimi yokluğuna kilitleyip çıktım
bilmem belkide ondandır
bu deli devinimlerim...
08092006
ve demir aldıysa son vapur limandan
yoktur dönüşü gidenin
bakma ve iç çekme ardından
bittiyse bitmiş
yıkıldıysa kaleler yıkılmıştır
karşılığı yok bu tükenişlerin
düşlerimi yokluğuna kilitleyip çıktım
bilmem belkide ondandır
bu deli devinimlerim...
08092006
ergin bozkurt
Kelebek Hikayeleri
yıllarla seviştirdim
karanlığa kanayan gözü yaşlı bedenimi...
kendimle bölüştüğüm
kurak çığlıklarımdı hep...
...
gece büyür şimdi
kızılcık şarabı olur sevdalar içimde...
içim bulanır
hastalıklı aşklar dolanır mabedime...
nazenin kelebek hikayelerinde
usul usul büyür ölüm...
ama kovamam sensindir saçlarını savurup gelen
yokluğuyla birlikte kapıma...
02112004
kendimle bölüştüğüm
kurak çığlıklarımdı hep...
...
gece büyür şimdi
kızılcık şarabı olur sevdalar içimde...
içim bulanır
hastalıklı aşklar dolanır mabedime...
nazenin kelebek hikayelerinde
usul usul büyür ölüm...
ama kovamam sensindir saçlarını savurup gelen
yokluğuyla birlikte kapıma...
02112004
ergin bozkurt
Savaş Çocukları
su içmeye iner
özgürlüğün mavi yanlarından
kara kuru savaş çocukları
bir ülke nasıl düşer bilirsin
kenevir büyütür ceplerinde
ihanete sığınmış siyah yüzlü adamlar
ruhsuz katliamlar arasında
uzanmıştır ellerin tanrıya
yalansız karşılıksız
avuçlarında
kandan kırmızı kurak dualar
su içmeye iner
barışın kanatsız kuşları
ruhları çığlık bedenleri kan içinde
çocuklar görürüm gözlerinde
ne yaparsan yap durmuyor bombalar
yetmemiş işte dualar
tanrının kutsal mertebesinde
08082006
kara kuru savaş çocukları
bir ülke nasıl düşer bilirsin
kenevir büyütür ceplerinde
ihanete sığınmış siyah yüzlü adamlar
ruhsuz katliamlar arasında
uzanmıştır ellerin tanrıya
yalansız karşılıksız
avuçlarında
kandan kırmızı kurak dualar
su içmeye iner
barışın kanatsız kuşları
ruhları çığlık bedenleri kan içinde
çocuklar görürüm gözlerinde
ne yaparsan yap durmuyor bombalar
yetmemiş işte dualar
tanrının kutsal mertebesinde
08082006
ergin bozkurt
Eflatun Güzeli
şimdi şöyle çıksam
yola vursam kendimi
yürüsemgüneşin altında terleye terleye.
türkü söyleye söyleye
arabalar geçse yanımdan
kamyonlar traktörler taksiler
gürültüyle ve zehirle geçseler yanımdan
zehirlemeden yüreğimi
sonra ilk gelen dolmuşa binsem
desemki bir tam huzur alır mısın kaptan
bırak üstü kalsın.
Sana da nasip olsun ucundan kıyısından
dayasam başımı cama
akıp giden yaşamı seyretsem
sonra ben akıp gitsem takılmadan kötü olan hiç birşeye
insem kapının önünde
bir elimde papatya demeti bir elimde yüreğim
öyle serkeş
öyle savurgan
öyle yorgun dayansam kapına...
desem ki ben geldim eflatun güzeli
aç kapını ben geldim
bir bardak su bir tas çorba içmeye
kollarına dolanmaya
gözlerine sarılmaya geldim
ben geldim eflatun güzeli
aç kapını
yola vursam kendimi
yürüsemgüneşin altında terleye terleye.
türkü söyleye söyleye
arabalar geçse yanımdan
kamyonlar traktörler taksiler
gürültüyle ve zehirle geçseler yanımdan
zehirlemeden yüreğimi
sonra ilk gelen dolmuşa binsem
desemki bir tam huzur alır mısın kaptan
bırak üstü kalsın.
Sana da nasip olsun ucundan kıyısından
dayasam başımı cama
akıp giden yaşamı seyretsem
sonra ben akıp gitsem takılmadan kötü olan hiç birşeye
insem kapının önünde
bir elimde papatya demeti bir elimde yüreğim
öyle serkeş
öyle savurgan
öyle yorgun dayansam kapına...
desem ki ben geldim eflatun güzeli
aç kapını ben geldim
bir bardak su bir tas çorba içmeye
kollarına dolanmaya
gözlerine sarılmaya geldim
ben geldim eflatun güzeli
aç kapını
Sana Dokunduğumda
arşa dokunuyorum sana dokunduğumda
asırlardır kapalı tuttuğum tapınak kapıları aralanıyor
tam ortasında gül rengi bulutlarımın
denizlere kafa tutmak geliyor içimden
kanatlarımı usulca koynuna bırakmak
herkes sana sığınacakmış gibi duruyor
çekiniyorum
menekşe tarlalarında büyütüyorum
hüzünbaz kokusunu saçlarının
tanrıya dokunuyorum sana dokunduğumda
ibadetler anlamını yitiriyor
bir bir ölüyor tanrılar tanrıçalar
yalnızca sen kalıyorsun metruk sunağımda
ölümsüzleşiyor nefesindeki büyü
bir ütopyaya aşık olmak geliyor içimden
gözlerimi gözlerinde yakmak
dünya avuçlarında ıtrileniyor
ben utanıyorum …
24122007
asırlardır kapalı tuttuğum tapınak kapıları aralanıyor
tam ortasında gül rengi bulutlarımın
denizlere kafa tutmak geliyor içimden
kanatlarımı usulca koynuna bırakmak
herkes sana sığınacakmış gibi duruyor
çekiniyorum
menekşe tarlalarında büyütüyorum
hüzünbaz kokusunu saçlarının
tanrıya dokunuyorum sana dokunduğumda
ibadetler anlamını yitiriyor
bir bir ölüyor tanrılar tanrıçalar
yalnızca sen kalıyorsun metruk sunağımda
ölümsüzleşiyor nefesindeki büyü
bir ütopyaya aşık olmak geliyor içimden
gözlerimi gözlerinde yakmak
dünya avuçlarında ıtrileniyor
ben utanıyorum …
24122007
Doğarmış
Güneş de doğarmış
Bilmezdim
Tomurcuk verirmiş çiçek
Boy verirmiş fidan
Deniz kokarmış hava
Bir şarkı sözünden
Bir gülüşten
Yağmur damlasından
Kahve kokusundan
Bir sabah şarkısından
Bazen merhabadan
Bazen hoşçakaldan
En çok ihtimallerden
Doğarmış güneş
17 Mayıs 2018 Perşembe
Fidan III
Nisan gebeyken mayısa karnı burnunda
Asmadan emekçinin pankartlarını meydanlara boy boy
Asmadan dilekleri daha gül dallarına
İçimiz bayram yeri,
Ellerimiz terli,
Bir gözümüz kapı da bir gözümüz sokakta
Beklerken işçi kafilelerinin meydanlara doluşmasını
Yarıldı toprak en anaç haliyle
Ve Uzandı bir fidan, mavi göğe
Çehresi anamın deyişi ay gibi tekerek
Teni, buğday tarlasında gün görmeyenlerin hatırına kavruk
Özlemiş gibi devrimi, nasıl da aceleci, nasıl da ürkek…
Açılmadan daha sürgülü kapılar
Merhaba çığlığın düştü önce kulağıma,
Ardından yüzüme,
gelişinin o eşsiz tebessümü,
Dolanıyor işte birbirine ayağım elim
İşte şimdi kızım,
Şimdi meydanlar bizim
Fidanlarımızı darağacında asanlara inat
Gül dalları da, güller de, dilekler de bizim
Kucaklayacağız koca bir Çınar gölgesi gibi
Alnında ter, içindeki yangın biriktirenleri
Umut bizim, hayat bizim, inanç bizim
(Kızım Doğa Simya'ya Üçleme)
17052018
(Kızım Doğa Simya'ya Üçleme)
17052018
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)
O Zaman
Yorganımın ayaklarıma denk düşmediği zaman Açlığın uykuya döndüğü Utancın hin gülüşlerin mengenesinde öldüğü zaman Kitaplığın önündeki solgu...
-
Kötü olanın Beni artık sevmediğini düşünmek sanıyordum Daha kötüsü Hiç sevmediğini düşünmekmiş En kötüsü ise Sevmediğini bilmek Mevsim mevs...
-
Özlem nedir? Nedir bahar? Begonvillerin önünde iki çocuk. Birinde çirkin bir gülüş, birinde nazlı bir duruş, Görsen gülüşlerinde güneşler ...
-
Gümüşsuyu'nun üstü meydan Solumda Alman konsolosluğu Adı konmamış ihanetlerin yılgın ağırlığı Sırtımda keskin bir gürz Takip ediyor gö...