anlamıştım bir gün suların durulacağını
yorgun ve yoksul bir ekim akşamı
hey hat...
anladım ki
gözlerinde kaybolduğum güzel
tanrının ta kendisi imiş...
hey hat...
yaşamak ne güzel şeymiş...
anlamıştım bir gün suların durulacağını
yorgun ve yoksul bir ekim akşamı
Oturmuş merdivende 7
Güzel bir küçük kız 5
Kapının eşiğinde 7
Çirkince bir oğlan 5
Utangaç bir hava 6
Yalayıp geçiyordu 7
Taşları kırılmış 6
Solgun merdivenleri 7
Bir deli cesareti 7
Kalıyor hatırda 7
Bir de avuçlarda 7
Derince bir yara 7
Unutmak mümkün değil 8
Hatırlamak mı asla 7
Birikip duruyorlar 8
Üst üste masamda 7
Ey yerde akan su
Üşütme gülümü
Sarılasın diye
Bıraktım kucağına
Dökme yaprağını
Acıtma canını
Çok narindir çok
Tedirgindir o
Ardına bakmıştır
Ödemiştir diyetini
Geride bırakmıştır
Taç yaprak gülüşlerini
Ey yerde akan su,
Korkutma gülümü
Büyüktür rahmetin
Sevgin çok derindir
Bu kendi adıma
Senden son dileğimdir
Ey gökten düşen su,
Karartma önünü
Ruhunu okşa diye
Bıraktım eteklerine
Yolu çok çetindir
Taş koyma önüne
Çok narindir çok
Tedirgindir o
Ardına bakmıştır
Ödemiştir diyetini
Geride bırakmıştır
Taç yaprak gülüşlerini
Ey yerde akan su,
korkutma gülümü
Büyüktür rahmetin
Sevgin çok derindir
Bu kendi adıma
Senden son dileğimdir
içimde büyüdükçe büyüyor
zehirli bir susmak
kapanmaz cüzzam yarası sanki
vicdanımı sarmalıyor o kanlı cerahat
zeytin ağacına anlatayım diyorum
kaldırım taşına
çöp tenekesine
kediye anlatayım, en azından şu aç kediye
yoksa içimden öldürecek beni bu anlatamamak
betimsizliğin ve belirsizliğin
çekiminde evrilmek
ve bazen
denizin üzerinde yürümek gibi bir ahval içindeyim.
yüreğimde acımasızca çatışıyor benle ben
hani diyorum kendimden biraz gitsem.
bu acının sesinden, gülüşünden, ağırlığından
uzaklaşsam ağır ağır bir vagonun penceresinden el sallayarak...
ne acıtıyorsa canımı
yüzüstü bırakıp bu mistik şehrin hengamesinde
kaçıp gitsem
gitme desen, yüzleşemem
acırım yüzüme baktıkça
ve yaklaştıkça yüzüne
dilime dolanır hüzünbaz türküler
ben betimsizliğinle sevişirken
duvarların koyu karanlık gölgelerinde
sen
ahşap bir pencerenin kirli camlarından
ufka bak yeter
göremiyorsan beni eğer
bil ki bitmiştir bu yangın
nasıl senden habersiz sana yandıysa
külleriyle de dost olmuştur o vakit
ve azad edilmiştir yüreğim
yüreğinden
habersizce
27.04.2011
Yorganımın ayaklarıma denk düşmediği zaman Açlığın uykuya döndüğü Utancın hin gülüşlerin mengenesinde öldüğü zaman Kitaplığın önündeki solgu...