taş kaldırımları vardı bu kentin
avlulardan çocukların koşarak çıktığı
şerbetçilerin ve simitçilerin gülümseyebildiği
ayak seslerinde hüzün
ayak seslerinde naif bir sevgi barındıran
makaralarında dünyanın döndüğü
pencereden pencereye asılı
sodayla yıkanmış çamaşırlarıyla süslü
taş kaldırımları vardı bu kentin
plazalara yenik düşmedik biz
içimizde taştan kalma bir pırıltı
taştan bir insan sevgisi var hala
biz çamaşırlarımızı sodayla yıkadık
yüreğimizi değil...
umudun aslında taş kaldırımlarda çıkan ayak seslerinde gizli olduğunu biliyorum...
çocuk çığlıklarında...
sevginin, pek kalmasa da taş kaldırımlı dar sokaklarda, en gerektiği en saf en içten haliyle yaşandığını biliyorum...
insana dair dedim...
insan sevgiyle doğar ama onunla harmanlanması gerekirken maalesef yaşam elimizde kalan tüm değerleri bir bir harcarken sevgiyi paylaşmanın kutsallığını biliyorum...
taş kaldırım ismini bunun için seçtim.
sevgiyi paylaşmayı ve insan olmayı bize hatırlattığı ve içimizde bir yerlerde bir yaraya dokunduğu için...
taş kaldırımlar olsun hep...
çünkü sevgi oralarda gizli...
ayak seslerinde, çocuk çığlıklarında, sodalı çamaşırlarda...
Merhaba...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder