12 Şubat 2017 Pazar

Neyi Güzel Görüyorsak Merhaba Diyelim

Ne kadar zor kendi kıyametinde yanmak.

Harını dindirsen ateşin,


Güvensizliğin, yaralanmışlığın, yaralamışlığın, nefretin, yaralanmışlığın buzulunda can çekişiyorsun.


Vicdanın yakarken, sevgilinin bakışları buza çeviriyor…


Yanarken serinleyecek, donarken ısınacak bir tutamağın yok…


Bütün kapıları yakmış, bütün pencereleri yıkmış, bütün ağaçları kökünden kesmiş, bütün nehirleri, denizleri kurutmuş, bütün göğü küle çevirmişim…

Duvarlar örmüş, dizi dizi tuğlalar demirler, betonlar işlemişim, aşılması güç, yıkması imkansız…

Sadece boyayabiliyorum…


Kah kırmızı, kah mavi, kah yeşil, mor sarı…


Gelişi güzel…

Ve ben kendi kıyametimde öğrendim ki bütün renkleri karıştırırsan tek renk çıkıyor ortaya…

Siyah…


Kapkara bir siyah…


Ellerim gibi…

Ve ben kendi yaktığım ateşlerden, buzula çevirdiğim çiçekten öğrendim ki, yıkmak aslında yıkılmak, yakmak yanmak, acıtmak acımakmış…

Öldürmek aslında ölmekmiş… Ben senmişim aslında…

Ömrümüzün bu en uzun ve en zor Eylül’ünde, bir anlamı olmalı kapkara bulutların arasından görünüp görünüp kaybolan Güneş’in…
Çekip gitmeden, kapkara bulutlara teslim etmeden şehri ve bizi, Güneş’i tutalım…

Mesela bu Cumartesi sabahı birlikte Güneş’i karşılayalım…

Belki bir yerlerde bir tohum filizlenir, belki duvardan bir parça dökülür, belki renkler ayrışır özüne döner…

Belki gözlerine bakabilirim…

Bu cumartesi neyi güzel görüyorsak birlikte merhaba diyelim…
Resim: 2007 Bakırköy Tren İstasyonu


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

O Zaman

Yorganımın ayaklarıma denk düşmediği zaman Açlığın uykuya döndüğü Utancın hin gülüşlerin mengenesinde öldüğü zaman Kitaplığın önündeki solgu...